19 Kasım 2013 Salı

suç duyurusu

Yağdığı kadardır gökyüzü,
seller alabildiği kadar yaşamı
içimizden…
bilirim ki daralınca göğsüm
kentler yıkılır göz kapaklarıma,
ağrılar düşer saçlarımı taradığım
parmak aralarıma…
üzülme, sadece yoksunuz
aynalar karşısında.

. . .

Oysa tarlaları
sürerken
rüzgarları sayıklıyorduk
elma ağaçlarına,
yemişler veriyordu
her korktuğunda
eteklerimize.

. . .

Sirenler
dilimizdeki hüznü taşıyor
nehir kenarlarına,
gerdanımız yaralı
oluk oluk kan yıkıyor
göğsümüzün şehirlerini.
bir pişmanlığımız
kalmış şanınıza
bir garibanlığımız
varlığınıza şükranla,
hasretle.


Esintinin görkemiyle
yaprakların gürültüsü
yükselir,
ağaçların gövdeleri
susuz,
bal giydirilmiş yeryüzüne
oyuklarından selam dururlar.

. . .

görmedik geldiğini
yerler ıslak,
elleri tülden,
bir veranda da
saygıyla önünde
eğildiğimiz hürmetine
güneşler süreriz
boylu boyunca...

. . .

güneş, hiç durmadan
yakacak eteklerimizi...
bir başına ortalık yerde
kalacak acılarımız...
göklere dalar da gidersek
ufak gün ışıklarıyla;
sesten, seyirden uzak
bir tokluğumuz kalacak
şu görkemli,
büyük fakirhaneye ...

jean pierre fabien

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder