11 Şubat 2014 Salı

suç duyurusu


İçerken geldin hüviyetime,
dillerin yaşlı
sabrın genç,
güzelleşmiş ve tatlanmış
teninle kaleler yaparak
karşıma dikildin;
yüzün sürdün
yüzme,
balık gözlerin
kıpır kıpır dudaklarımda…
dikildin karşıma;
yüzün baldan bozma
şerbetler sunar diyarlarıma

. . .

Görmedim geldiğini,
yerler ıslak,
etrafı bulutlarla çevrili
tepeden bağırırken
yerler hala ıslak…
ellerin tülden;
köprülere saçılmış kuşlar
evine geldiğimiz
çakıllı yoldan bu yana…
koştuğumuz tarlaları
harmanlamış bir rüzgar,
ellerin hala tülden…
oysaki;
bir verandanın
önünde aşkla eğildiğimiz
güzelliğinize
güneşler süreriz
boylu boyunca
içimizden.

. . .

Varlığım kara,
parıldar çıktığımızda yolculuğa,
götürmeye geldim
demiştin;
hoş geldin.

. . .

Bağın kavrulduğu yollar
harmandır gönlümüzde,
gelirken bin hürmette
testiler al içimize yakışır…
varla yok arası hüzünler,
tahttan, ihtişamdan uzak,
vazgeçtik;
karnımız tok, sırtımız pek
sağılığına duacıyız sevgilim.
. . .
Denizler kalkıyor gemilerden şarap şişeleriyle boşluğa…
ağları uğurlayanlarla dolu kıyılardan koca gökyüzüne ağlayarak bırakılan…
. . .
Atların dermanı yok,
nehir kenarlarından
kaçışıyorlar tepelerin koyunlarına…
bir çığ büyüyor üstlerine doğru
bir ateş yükseliyor derinlerinden
yeleleriyle savrulan yalnızlıklarına…

jean pierre fabien

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder